31 Ağustos 2011 Çarşamba

ertesi gün hapı

gene saçma sapan gereksiz yere -gereklisi nasıl oluyorsa- içmenin sapıtmanın ardından gelen sabahta kafanın balon gibi olmasına müteakip eczaneye giden bünye arkadaşında bir kere içip memnun kaldığı akşamdan kalmalar için olan ilacı istemeye çalışır ama ilacın adı bir türlü aklıma gelmiyor tabi.ilacın adı alka seltzer diye bir şey akşamdan kalınca bi bardak suya atıyorsun sandoz gibi içiyorsun ne baş ağrısı kalıyor ne mallık neyse. zom olan bu şahsiyet eczaneye girer eczacı hatuna “akşamdan kalmalar için ertesi gün hapı var mı” diyerek saf saf ilaçtan ister kız ilacı verir ağrıya dayanamadığımdan kızdan bir bardak da su ister garip garip bakan eczacıdan tedirginlik de duymadan, getirdiği bardağa verdiği ertesi gün hapını atmasıyla birlikte kızın gülerek “sanırım yanlış anlaşılma oldu” demesiyle jetonun çilink sesi duyulur eczanedekilerle birlikte bir yarılmadır gitti. ertesi gün hapının eczacılık jargonunda doğum kontrol yöntemine takabul etmesini de böylece öğrenmiş olduk.

çok değişti ülke çok

28 şubat 1997 askerle hükümet anlaşamadı hükümet istifa etti. 29 temmuz 2011 askerle hükümet anlaşamadı asker istifa etti. 11 yaşındayken de sosyal güvencem yoktu ilaçlar pahalıydı antibiyotik alamıyordum pahalıydı çünkü boğazım şiş dolaşıyordum geçiyordu sonra azcık ateşlenince,dayım askerden gelmişti işsizdi kahvede takılıyordu,geçim zordu herkesin hayali evim olsun yeter şeklindeydi kooperatiflere giriyordu,asgari ücret açlık sınırının altındaydı,herkes oku adam ol diyordu ama okumak için para gerekiyordu kitapları oradan buradan buluyordum kırtasiye kitap vermiyordu para yok diye, 25 yaşına geldim sosyal güvencem HALA yok,boğazım şişiyor antibiyotikler HALA pahalı benim için 25 yaşını geçtiğim için devlet sosyal güvencemi iptal etti,dayım HALA işsiz HALA aynı kahvede,herkesin hayali ev sahibi olmak HALA, morkıç çıkmış kooperatifler yerine,kütüphaneye gittim kitap almak için 6 lira borcun var gecikme bedeliyle birlikte diyorlar kitap vermiyorlar param yok diye HALA kitap alamıyorum, asgari ücret HALA açlık sınırının altında.CANım güzel ülkemde çok şey değişti gerçekten

22 Haziran 2010 Salı

ince düşünce incitir

hep mi genel yazacam bu sefer de kendime yazıyom lan.
ne geldiyse başıma ince düşünmekten geldi şu kısa ömrümde. şunu dersem şöyle olursa ne olur ? bunu düşünmekten alamadım aklımı. düşününce ne oldu ? hiç bir şey . sana ne be geri zekalı milleti düşününce ne oluyor forumlarda sözlükte yazmayı bilirsin kendimden başkasını düşünmem benim en önemli olan diye. kimi kandırıyorsun kendinden başka ? bak hala kendine sorular sorup duruyorsun. daha yeni sen millete öpücükler atmadın mı sevdiceğinle konuşurken biraz önce içini dökmedin mi tek dostuna içini dökeceksin diye kendini sevdiceğine. ince düşünmek incitiyor demek ki o kırılmasın bu ağlamasın şu bozulmasın demek senden başka kimseye zarar vermiyor. kapitalist ol lan biraz düşünme kimseyi düşünme hiç bir şeyi. sana öyle demedi mi gittiklerin düşünme demedi mi tenkitçi olarak geçinen dört senelik okul mezunu diplomalı güzin ablalar. onların hocaları siktir et neşene bak dediyse derste de onlara bunun kibarı olan hiç bir şey yapamıyorsanız zarar vermeyin dediyse bu hocalar sana ne oluyor da ortaya çıkarmaya çalışıyorsun içindekini içinde hiç bir şey yok senin. sen kendini superman sanıyorsun ama bu dünya değil aslında burası kripton burada herkes superman herkesin bir düşüncesi var sen hepsine salak aptal gerizekalı desen de hepsinin düşüncesi var ve hepsi teletabilerden daha neşeli. sen onların acılarını sıkıntılarını düşününce nasıl olup böyle neşelendiklerini ince ince düşündükçe ne oluyor kafayı yiyor sen çıldırıyorsun. onlar da çıldırıyor ama melis bana neden böyle konuştu deyip çıldırıyor sen o salak melisin dediğini bu neden kafasına takıyor deyip çıldırıyorsun ama doktor dedikleri sağlık sunucusu sana da ona da prozak dayıyor. şu durumda ben zararlıyım pragmatistim lan oldu mu. babanın dediğini dinle o da böyle ince düşünerek collina olmadı mı o zaman sen de henüz ibrahim erkal saçına sahipken yak kibriti at evin ortasına cayır cayır yansın sonra sigaranı yak izle cayır cayır yanan evi. doktorun deyip babanın yapamadığı gibi.

13 Haziran 2010 Pazar

oh bebek

bebeğim
güvercinim, kanaryam
eli ojeli gözü sürmeli ceylanım
kirpikleri balkon burnu hokka dilrubam
fütursuz saçları rüzgarlarda savrulan ve eliyle onları aha böööyle böööyle geriye atan tanrıçam...
bugün yine uzaklardasın
ve ben bir başıma sokaklardayım...
yanlış anlama hovardalık değil niyetim
sokaklardayım iş gereği,
iki sokak aşşaada
kanalizasyon patlamış onu yapıyoz arkadaşlarla,
oh bebeğim,
sensiz bu sokaklar ne kadar da boş,
bak patlamış kanalizasyonlar bile sen yoksun diye...
ahhhh nevcivanım,
aaaaahhhh ah nurtanem
ah çarşıdan aldım bir tanem eve geldim bin tanem....
niye hep böyle olmalı bu yani şimdi?
mutluluğun kanadını kuyruğunu tuttum derken ellerim hep boş mu kalmalı?
oysa bence insan hülyalara dalmalı,
aşka sevgiye kanmalı.
ama olmuyor olamıyor illa bi bokluk çıkıyor böğürtlen gözlüm.
sen de bi gittin mi yoksun en az bir hafta sarımsak dişlim.
nasıl kıyarsın bana bunca vakit civciv seslim,
hay mına koyyim lağıma da girdik iyi mi.
sittimin teresleri sıçıyolar sıçıyolar sıçtıkları yere bi de laylon neyin atıyolar
oha ya oha
koyacam geçmişlerine...
oooof bebeğim
seni ben neydeyim
hidayet olum kapa lan şu patlağı
bebeğim se..
la olum ne biiliyim şimdi sittirtme yap bişey işte bak şef geliyo.
oooh bebeğ...
kafanın ortasını sitiyim göt bi işi halledemedin aaah
ahhh bebe.. ah vurma lan puşt!
hidayet kaydım ebene
al la al al
dalaanı kanırttımın patatesi
çotanak çutana
patara kütere
a-ah a-aaa-ah bebeğim
kafam yarıldı pekmez aktı
ben hastaneye gidiyom
kalbim egede kaldı...

orçun kunek e saygılar...

8 Haziran 2010 Salı

uyuyan güzel

genelde uykucu olan bu hatun milletini daha da coşturan bir uydurma daha. kadınlara edilgenliğin pasifliğin aşılanabileceği başka bir masal yok,neymiş peri gelmiş öleceksin demiş tüm periler iyi dilekte bulunurken buna ne oluyor efenim ama onun da sebebi perinin kötü karşılanması, kızlar bakın misafire her daim iyi davranılacak bunu da yerleştir beyne oldu mu devam edelim, perinin tabağının gümüş olması vay efenim diğerlerinki altından da benimki neden gümüşten, kızlar isterseniz en iyisini isteyin bu da girdi bünyeye zehir akmaya devam, 18 yaşına kadar iğ gösterme sen prensese tamam anladık prenses iş güç yapıp yün eğirecek hali yok ama en azından görmesi lazım 18 yaşında o kadar önleme iğ yasaklanmasına rağmen buldun onu da yaptın batırdın parmağa gittin , ama o da yok diğer peri geliyor ben ölümü müebbete çevirdim peri kanunda da bir tutarsızlık, hasır altı etme var, burdan da başkalarının hatalarından dolayı başkalarını çolunu çocuğunu yargılayamayacağımız dersini de aldık. ee sonra? geldi kızımızın müebbetine etraf dondu kimse giremedi 100 yıl bekledik prens de geldi öptü uyandı... mutlu mesut yaşadılar. bu ne arkadaşım? bu ne yavrucağızım? hikayeye ismini veren hatun ne oldu ? bir şeyler yapsaydı kendince. uyudun 100 yıl pasifin kralı, iğ battı eline gene kendi yapamadı iğ yaptı?!, sonra öpülüp uyandırıldı öpüşme olayında da yok bu hatun yapılan edilen olarak nasıl başrol oldun ?bu yüzdendir uyuyan prensese hıncım sevdiceğim bu yüzdendir kadınları bu kadar pasif hale getirmelerine nefretim, sonra da "aşkım buyama vuydu totom acıdı kotam doldu " deyince çıldır o yavrucaklar naspsınlar çocukluktan sen uyu yat bekle prens gelecek her şeyi halledecek diyorlar onlar da uyyy diyerekten beyaz atlı öpse de uyanıp mutlu mesut yaşıyalım diye bekliyorlar. beklemeyin yavrularım her koyun kendi bacağından asılır dere beylik ,feodalizm yıkıldı.geçmiş ola. olayın romantizm yönünde bambaşkadır bu uyuyan prenses.gözlerim kan çanağına dönse de uykusuzluk kıvrandırsa da o vücuda içim giderek doymamacasına bakarım uyuyan güzelimin uykusuz dikizcisi, uykusuz halde tüm vücuduna göz koyan bekçisi olurum.

18 Haziran 2009 Perşembe

rahatsız edici sessizlik


gece uyumayanların sayısı arttı mı yoksa bana mı öyle geliyor. insanlar artık geceyi sevmeye başladılar.geceyi seviyorlar çünkü gece candır canandır,yalnızsındır çoğu zaman gün içindeki sesler yoktur. bıktık artık gün içerisindeki seslerden, koşuşturmadan herkesin bir yere yetişme yarışından işte bu yüzden geceyi seviyorum.o da benden hoşlanıyor sakinliği sevdiğimi bildiğinden hiç sesini çıkarmıyor hadi şuraya git buraya git demiyor. beni koşuşturmuyor rahatça düşünmemi rahatça saçmalamı rahatça film izlememi rahatça kitap okumamı sağlıyor gece. gece beni rahatlatıyor. geceyi seviyoruz çünkü yalnız kalmak istiyoruz artık kendimize vakit ayırmak istiyoruz. gündüz rahat değiliz cep telefonu icat etmişler herkes istediği anda değiyor sana, araba icat etmişler kornasının sesini sokuyor kulağına bir şekilde dürtüyor seni.gereksiz icatlar insanları insanlardan soğutuyor yaşamdan soğutuyor. kendi içine gömülmeye insanlardan kaçıp internet yaratığına sığınmaya itiyor bu gereksiz kuru kalabalık. insanları gecenin güzel rahat anaç kucağına oturtuyor.

herşey için acele etmek hiçbir şeye yetişememek

oğuz atay böyle diyordu kitapta benim gibi yazı yazmakla alakası olmayan biri neden böyle edebiyattan bir de üstüne üstlük tadı damakta kalan ustayla başlar yazmaya, nedeni yok. şu an kendimi üzerine çok şakalar yaptığım üniversiteye yeni gelmiş eline hemen tutunamayanları almış sonra da millete caka yapmaya çalışan çömler gibi hissetmem de bu nedensizlikten belki ama şu internet denen zaman öldürme yaratığının-ki ben aslında canlı bir şeye dönüştüğünü düşünüyorum bu internetin-benim hayatımda artık bir işe yaramasını istemem sanırım buraya yazma nedenim. çünkü bir sürü şeyin peşinden koşturup sonra da koşturduklarının olmaması biraz garip biraz can sıkıcı biraz da koyuyor insan olana.aklımda dolanıp duran düşünceleri buraya yazarsam onları şekillendirebileceğime inanıyorum biraz da.önceliğim buraya ilgilendiklerimi bildiklerimi kusmak sonra da o yığından ayıklama yapmak sanırım.